Sadece usulden olduğu için değil, içimden geldiği için bir yeni yıl yazısı yazmak istedim.
Acısıyla, tatlısıyla, iyisiyle, kötüsüyle, hüznüyle, mutluluğuyla koskoca bir yıl daha geride kaldı. Ancak geride kalan yalnızca koskoca bir yıl değil elbette ki! Olumlu ya da olumsuz yaşadıklarımızda geride kaldı. Ne var ki 2022 yılında yaşadıklarımızın etkisi belki de bir ömür boyu sürecek.
Kayıplarımızın, kazançlarımızın etkisi bizi belki bir ömür boyu etkileyecek. Ancak kalıcılığını koruyacak olan ve durmadan tekrarlanacak bir şey var ki, birileri yine hatalarından ders almayacak. Yaşadıkları olumsuzlukları tekrarlamaya devam edecek. Israrla, durmadan... Hep bir yerlerde ve bir şeylerle kendilerini ‘haklı’ çıkarmaya çalışacaklar. Oysaki önemli olan sanırım olaylara büyük pencereden bakmak. Yani yaşadıklarımızdan ders alabilmek. Geçmişteki kayıplarımızdan aldığımız dersler, gelecekteki kazançlarımızın temelini oluşturmalı diye düşünüyorum. Yoksa yaşamı boşa yaşıyormuşuz gibi geliyor bana...
Yeni yıllar, yeni umutları da beraberinde getirsin istiyoruz. Ancak farkında olmadan ya da bazen farkına vararak, yaşamımızda yenilikleri istediğimiz halde geçmişe takılıp kalabiliyoruz. Ne için? Kim için? Yalnızca kendi hırsımıza yenik düştüğümüz için. Geri adım atmamak için. Geri adım atınca ya da öz eleştiride bulunduğumuzda sanki bu bir zayıflıkmış gibi algılanıyor. Önemli olan insanın öz eleştiri yapacak gücü ve cesareti göstermesi ‘çok önemli’ diye düşünüyorum.
Geride bıraktığımız yıl içerisinde yaşadıklarımızı değerlendirmek için herkesi biraz sağduyuya davet etmek istiyorum. Yaşamınız ile ilgili fark ettiklerinizi, başkalarıyla paylaşmanız gerekmiyor. Kendinize itiraf etmeniz, kendinize yüksek sesle paylaşmanız yeterli. Bu bile çok önemli bir gelişim. Değişim herkes için. Gelişmek için değişmek şart. Değişim olmadan gelişim olmuyor. Önemli olan eksikliklerimizin olması değil. Eksikliklerimizin farkında olmamız ve eksikliklerimizi, tamamlamaya çalışma çabamız. Peki kaç kişi bunu yapabiliyor? Ya da yapmak için çaba sarf ediyor? Herkes yaşamdan bir şeyler bekliyor. Yaşamda en iyisini hak ettiğini düşünüyor. Ancak hiç soruyor mu kendisine, peki ben yaşama ne veriyorum diye. Bir markete gittiğinizde bile alacağınız bir paket süt için bir bedel öderken, manevi değerlerin neden bedelsiz ce hazır bir şekilde size gelmesini bekliyorsunuz? Sizce yaşama bir şey vermeden ne alacağımızın beklentisiyle yaşamımızın sonunun gelmesini beklemek hem kendimize hem de yaşama karşı yaptığımız büyük bir haksızlık değil mi? Birçok kişi birbirinin eksikliklerini bulmak için durmadan, bıkmadan etrafındakilerin yaşamlarıyla uğraşıyor. Birilerini nasıl aşağı çekerim diye... Bu tutum bence bizim toplumumuzla özdeşleşmemeli. Biz erdemli yanları ve önemli özellikleri olan bir toplumuz. Birilerinin bastırmaya çalıştığı bize ait güzel özellikleri ve birçok toplumun özendiği yanlarımızı yaşamaktan kendimizi alıkoymamalıyız. Zira bir toplum özellikleriyle vardır. O toplumun özellikleri yaptıklarının ve yapacaklarının da ispatıdır. Günün birinde bu toplumun tanınmaz hale gelmesi demek bizimde tanınmamız ve yok olmamız anlamına geliyor. Bu topluma karşı yabancılaşmaya başladığımızda unutmayalım ki, bizde kendimize yabancılaşırız.
Bu satırları okuyan kimileriniz belki de 2022 yılı içerisinde biten beraberlikler, dostluklar, evlilikler ve iş ortaklıklarını geride bıraktınız. Yazımın girişinde dedim ya, acısıyla ve tatlısıyla bir yıl daha geride kaldı. Ancak önemli olan geçmişi unutmadan, geçmişten öğrendiklerimizle geleceğimizi nasıl yaşayacağımızı şekillendirmek. Biten bir yılın ve kayıplarımızın nedenini iyi değerlendiremezsek gelecekteki kazançlarımızdan olacağımızı da unutmamalıyız .
Yeni yıla girerken temennim önce sağlık olsun. Sevdikleriniz yanınızda olsun. Kazancınız bol ve yolunuz açık olsun. Acısız, kedersiz güzel bir dünya bizlerin olsun. Allah nice güzel yeni yıllara eriştirsin.
Hoşça kalın. Mutlu kalın. Bu arada unutmayın her hoşça kal bir merhabadır aslında. Hoşça kal 2022, Merhaba 2023.